Özkaya komisyonda başörtüsü ile ilgili konuştu: İslami hassasiyeti yüksek bir kısım insanların uzun süredir bizlere başörtüsünün anayasal bir güvenceye kavuşturulması gerektiği yolunda telkin ve tavsiyeleri olmakta idi. Bizler de çözülmüş olan bu sorunun yeniden Türkiye’nin gündemine gelmesini gerektirir bir durum olmadığını düşünüyorduk. Sayın Kılıçdaroğlu’nun bir akşam mutfaktan ‘yarın başörtüsünü serbest bırakan! Başörtüsü takmayı güvence altına alan bir kanun teklifi veriyoruz’ dediğine şahit olduk. Bir daha bu sorunun yaşanmaması için bu anayasa değişikliğimizi yüce Meclise sunduk.”
TBMM Anayasa Komisyonunda, başörtüsüne anayasal güvence getiren ve evlilik birliğini tanımlayan Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin görüşmeleri sürüyor.AK Parti Afyonkarahisar Milletvekili ve TBMM Anayasa Komisyonu Başkan Vekili Ali Özkaya, AK Parti ve MHP tarafından meclise sunulan başörtüsü ve aile ile ilgili anayasa değişikliğinin görüşüldüğü komisyon toplantısında, başörtüsü ile ilgili bir açıklama yaptı. Milletvekili Özkaya açıklamasında madde madde konunun tarihi akışına değinerek, sürecin nerelerden buraya geldiğine dikkat çekti. Özkaya, teklifin yasalaşması halinde sorunun tümüyle çözülmüş olacağına da dikkat çekerek, kendi yaşantısından, Türkiye’de dönem dönem yaşanan tartışmalardan örnekler sundu.
HUZUR İKLİMİNİ BOZACAK BİR SORUN GÖRÜLMEMEKTEDİR
Özkaya’nın konuşmasından öne çıkan bazı satırbaşları şöyle: “2023 yılına geldiğimiz bu aşamada Türkiye Cumhuriyeti devletinin pozitif hukuk mevzuatında başörtüsünü yasaklayan hiçbir kanun ve diğer mevzuat hükmünün olmadığı, yargı içtihadının olmadığı başörtüsü takmak isteyen hanımlarında herhangi bir sınırlama olmaksızın bakan, milletvekili, yüksek mahkeme üyesi, vali, genel müdür, profesör, rektör, dekan, subay, emniyet müdürü hasılı kamu ve özel sektörde her alanda çalışabildiği ve toplumumuzda bir huzur ikliminin olup çok istisna provokatörlerin dışında bu huzur iklimini bozacak bir sorun görülmemektedir.
KILIÇDAROĞLU MUTFAKTAN KONUŞUNCA ANAYASA TEKLİFİ VERELİM DEDİK
İslami hassasiyeti yüksek bir kısım insanların uzun süredir bizlere başörtüsünün anayasal bir güvenceye kavuşturulması gerektiği yolunda telkin ve tavsiyeleri olmakta idi. Bizler de esasen Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde çözülmüş olan bu sorunun yeniden Türkiye’nin gündemine gelmesini gerektirir bir durum olmadığını düşündüğümüz bir zamanda, Sayın Kılıçdaroğlu’na danışmanlık yapanların kulağına fısıldadığını düşündüğümüz bir sebeple bir akşam mutfaktan ‘yarın başörtüsünü serbest bırakan! Başörtüsü takmayı güvence altına alan bir kanun teklifi veriyoruz’ dediğine şahit olduk. Bu kanun teklifini incelediğimiz de, başörtüsü ile ilgili kanun teklifinin hiçbir yerinde başörtüsü geçmiyor. Teklif öğrencileri ve özel sektörü kapsamıyor. Teklifteki istihdam kavramı daha ziyade işçiler için kullanıyor, dolayısıyla kamu görevlilerinin hepsini kapsamıyor. Meslek örgütlerine cübbe, önlük ve üniforma belirleme yetkisi vererek kendi içinde bir sınırlama veriyor. Dolayısıyla teklif başörtüsü sorunu çözmüyor, çözülmüş bir sorunu içinden çıkılmaz bir şekilde kaosa götürüyor. Bunu gören Sayın Cumhurbaşkanımız ve Sayın Bahçeli’nin önderliğinde Cumhur İttifakı olarak tarihsel yaşadığımız süreçleri acıları ve ızdırapları da dikkate alarak, bir daha bu sorunun yaşanmaması, kökten çözülmesi Türkiye’de insanların din ve vicdan özgürlüğüne bir engel durumun oluşmaması için bu anayasa değişikliğimizi yüce Meclise sunduk.
LAİKLİK İLKESİ HİÇBİR ZAMAN DİNSİZLİK ANLAMINA GELMEZ
Anayasa değişikliği teklifimizin genel gerekçesinde de belirtildiği üzere laiklik ilkesi devletin dini inançlar karşısında konumunu belirleyen bir ilke olarak anayasanın başlangıç kısmı ile çeşitli maddelerinde düzenlenmiştir. Anayasa’nın 2. Maddesinin gerekçesinde belirtildiği üzere hiçbir zaman dinsizlik anlamına gelmeyen laiklik ilkesi her ferdin istediği inanca, mezhebe sahip olabilmesi ibadetini yapabilmesi ve dini inançlarından dolayı diğer vatandaşlardan farklı bir muameleye tabi kılınmaması anlamına gelir. Bu anlayıştan hareketle laiklik ilkesi negatif ve pozitif yükümlülükler getirmektedir. Dini inancı sebebi ile başını örten ve kıyafet tercihinde bulunan kadınların, yasal ve idari düzenlemeler veya fiili uygulamalar ile insan onuru ile bağdaşmayan anayasaya aykırı ayrımcı ve çağdışı uygulamalara bir daha maruz bırakılmamaları adına anayasal güvence getirilmektedir.
SAPKIN DAVRANIŞLAR MAKUL VE HOŞ GÖRÜLEMEYECEK
Teklifimizin diğer maddesi de, anayasanın 41. Maddesini düzenlemektedir. Türk toplumunun ve devletinin güçlü olması ancak güçlü aile ile mümkündür. Aile toplumun temelidir. Ailenin kurulması hem toplumun hem Türk devletinin korunması anlamına gelir. Milletimizin ve devletimizin bekası, sağlıklı nesillerin yetişmesi ve sağlıklı ailenin kurulması amacıyla mümkün olur. 41. Maddedeki eşler ibaresinden evliliğin ancak karı-koca arasında olacağı bilinen bir husus olmakla birlikte, bunun daha netleştirilmesi hiçbir tereddüde mahal bırakmaması insan tabiatına uygun olmayan birlikteliklerin evlilik kabul edilemeyeceği, sapkın davranışların makul ve hoş görülemeyeceği hüküm altına alınmaktadır.” Haber Merkezi