Hak aşığı olan, ahde vefa gösterir:.   “Ahde vefa gösterin. Çünkü ahde vefa bir sorumluluktur.” (İsra:34)  Hak aşığı Allah’ın sırlarını saklamada ve korumada ve O’nun rızası doğrultusunda hareket etmededir. Emanete, verilen sözlere, edilen yeminlere dikkat eder ve onların arkasında durur. Böyle kimselerin amacı Allah rızasıdır. Bu yüzden bu tip insanlar güvenilir, cesur ve fedakârlık timsalidir.

Hak aşığı olan, her türlü temizliğe dikkat eder ve gereklerini yerine getiren kimsedir. Bütün kirliliklerden, amel, inanç ve düşüncedeki kirlilik, ahlaki kirlilik, beden ve elbisedeki kirlilik ve yaşantıdaki kirlilikten temizlenip arınmıştır. İnat, kibir, kin, gurur, öfke, yalan, hırs ve hasedden, zan ve evham konusunda birilerinden kilometrelerce önde olmayı yeğler.

Hak aşığı olan, mümkün olduğunca kendisini yaratan Yüce Allah’ı zikredendir., bol bol secde yapandır, sürekli olarak abdestli bulunmayı kendisine şiar edinendir. Tenhalarda ve kalabalıklarda, zaman ve mekân tanımaksızın zikrine devam edendir. Zaten kişinin dilinde ve kalbinde Allah zikri varsa o kişi hiçbir kötülük yapamaz. O öyle olumlu düşünceler taşır ki, fakiri ve fukarayı, yetimi ve yoksulu doyurmayı kendisine bir numaraları amaç edinmiştir.

Hak aşığı olan, devamlı olarak nefsine muhalefet edendir, nefsi neyi emrediyorsa onun tersini yapmaya çalışandır. Kötülüğü emreden nefsi emare basamağını çoktan aşıp gitmiştir. Kötü arzu ve isteklere, bencil duygulara, menfaat ve çıkarlara olanca seti çekmeyi bilendir. O kişi ki hiçbir zaman yalan söylemez, yalan yere yemin etmez, boş konuşmaz, böbürlenip öğünmez, hiç kimseyle alay etmez, hiçbir zanda bulunmaz, malı yığıp cimriliğe tamah etmez.

Hak aşığı olan, gösterişten, riyadan, ikiyüzlülükten gibi vasıflardan arınmıştır. Özellikle ibadet ve amellerdeki riyadan sıyrılmayı bilmiştir. Riya konusunda nefsiyle kıyasıya mücadele etmesini bilmiştir. Hiçbir şeyde taşkınlığa başvurmaz, hiçbir makam istemez, hiçbir kimseyi horlamaz. Tamamıyla benlikten sıyrılmıştır. “Benimdir, ben ettim, ben yaptım” gibi duygu ve düşüncesi yoktur.

Hak aşığı olan, güzel ahlak sahibidir. Oturması, kalkması, yaşaması, davranışları hep başka kişilere örnek teşkil eder. O sürekli kendi eksiklerine bakar ve onları gidermeye çalışır. Elin etlisine sütlüsüne karışmaz. Edep, ihsan, istikamet, itaat, itimat, huşu, ismet, lütuf, vakar, emniyet, tevazu, teenni, şecaat, fütüvvet, kanaat, metanet, mürüvvet, tevekkül, sebat, zikir, kerem, feraset, muhabbet, hayâ ve hikmet gibi duygularını şahlandırmayı bilendir. O öyle bir insandır ki, onun elinden, dilinden ve hareketlerinden hiçbir kimseye zarar gelmez.

Hak aşığı olan, ailesini her türlü tehlikelerden korumaya çalışır, çocuklarını imanlı, inançlı, edepli ve ahlaklı, vatanını, milletini, devletini, bayrağını seven biri olarak yetiştirmek için çaba ve gayret sarf eder. Yapmadığını söylemez. Her zaman her yerde azı, özü ve doğruyu söylemeye çalışır. Eşinin, erkek ve kız evlatlarının kendisine Allah’ın birer emaneti olduğunun bilinci içindedir. Çocukları dört yaş, dört ay, on günlük olunca Kur’an-ı Kerim’i öğretir. Evlatlarına sürekli abdestli durmanın faziletlerini anlatır.

Cenab-ı Mevla cümlemizi ve cümle ümmeti Muhammedi Hak aşığı olanlardan eylesin inşallah. Yevmi kıyamette Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in sancağının altında gölgelenenlerden eylesin inşallah. Amin.