Ülkemizde en büyük bozuk düzenlerden biri, gelir dağılımı adaletinin bir türlü rayına oturtulmaması olmasıdır.
Ne memurlar, ne işçiler, ne emekliler, ne sözleşmeliler, ne köylüler,, ne esnaflar arasındaki bu haksız ve hukuksuzluklar bir türlü giderilemedi.
Devlet çalışanları şöyle bir inceleyin asgari ücretle çalışanlardan, yirmi katı, otuz katı maaş alanları kadar çok geniş bir yelpaze görürsünüz. Elin emeklisi ülkesinden çıkıp yurdumuza geliyor, beş yıldızlı otellerde on beş gün bir ay krallar gibi yiyip içip, gezip eğleniyor.
Benim emeklimde dibimizdeki kaplıcalara gidip iki gün dinleniyor. Bu basit bir örnek.
Ülkemiz şu anda değilse bile kalkınmakta olan bir ülke. Milli gelirden hak ettiği parayı alamayan insanları gördükçe üzülüyorum. Evimin balkonundan otururken aşağıdaki çöp yığınlarına gelen pek çok insan benim insanım onlar beni üzüyor.
Marketler günü geçmiş bozulmaya yüz tutmuş domates, biber, kavun, karpuz vb yiyecekleri kasaların içinde birilerinin götürmesi için bırakıyorlar. Üstü başı düzgün insanların seçerek çantalarıyla evlerine götürdüklerine şahit oluyorum.
Bunun yanında çöplere atılan yiyecek, içecek, çamaşırlarını ne kadar savurgan olduğumuz gösterdiğine hepiniz şahitlik edersiniz. Bir taraf yanıyor, bir taraf donuyor. Gazetelerinin moda sayfalarını göz gezdiriyorum. Boy boy resimler artist, sanatçı vs haberleri. Elinde taşıdığı bayan çanta 30 bin lira, ayakkabı 15 bin lira. Sırtındaki kazak 9000 lira
Vay be!
Üretken, milletin efendisi dediğiniz köylü çiftçi ekici ürettiği vişneyi, kirazı, buğdayı doğru dürüst fiyata satamıyor.
Patates yine 50 kuruşa kadar düştü bu yıl.
Yine de şükrediyor.
Dertlerine sadık
Umut edilir ki bir gün gelir bu gidişattan dönülür de bütün ülkeye yayılır.