Nöbetçi Eczaneler
Kent merkezindeki Taciahmet Mahallesi’nde yaşayan Ali İhsan Kocaçay, cami minyatürleri yapma tutkusunu, yıllar içinde ustalığa dönüştürerek bir sanat dalına dönüştürdü. Başlangıçta tahtadan cami maketleriyle işe koyulan Kocaçay, zamanla Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ait cami ve medreselerin minyatürlerine yöneldi. Kabe-i Muazzama, Mescid-i Aksa, Çamlıca ve Ayasofya gibi önemli camilerin minyatürlerini yaparak, eserlerini dükkanında sergilemeye başladı. Yaptığı bu minyatürler, hem tarihi mirası yaşatmak hem de ziyaretçilere estetik bir deneyim sunuyor.
Ali İhsan Kocaçay, çocukluk yıllarında cami minyatürleri ve hat yazılarına büyük bir merak duyduğunu, bu tutkularının yıllar içinde daha da derinleştiğini belirtti. Minyatür sanatıyla ilgili yaptığı incelemeler ve edindiği bilgilerle 90 cami ve medresenin minyatürünü tamamladığını ifade etti.
“BENİM ALANIM DAR BENİM YERİM, GÜCÜM DE YOK “
“Ahşap dediğimiz cami, Osmanlı zamanlarında tahtalar birbirine geçirilerek yapılmış. Ama önü taş görünüyorsa ütok denilen taştan yapabiliyorum. Çünkü başka taştan tozcu yapıyor ben toza dayanamadığım için ütok taşından yapıyorum. Üçüncü camide önü sıvalı veya mermer kaplıysa onlar da polex denilen bir plastikten yapılıyor. Hep şikayet ediyorlar. Bir caminin resmini çekerken diğerinin minaresi çıkıyor onlar genişler ama benim alanım dar benim yerim, gücüm de yok. Bunları mesela yer olurken üzerine bir fanus yapılabilecek. En önemlisi de üzerine camiyi yapan kim, müteahhidi kim, mühendisi kim, tarihleri nerde, ne zaman yapılmış? Onların da isimlerinin yazılması lazım. “
“ÖLÜNCEYE KADAR BU YAZILARI İŞLEMEKLE MEŞGUL OLACAĞIM”
“Ölünceye kadar bu yazıları işlemekle meşgul olacağım. Çocuklarım da bu mesleğe ilgili şu anda bir hanım kızımız geliyor. Hastanede çalışıyor kendisi hemşire olarak. O kızımız benden daha güzel sanatkar oldu. İzmir’den, Gaziantep’ten ve bir çok illerden halk eğitim hocaları geldi. Kufi ve sülüs yazılarının yapımını öğrettim.
“TORUNLAR VE ÇOCUKLARLA YAPTIĞIMLA BERABER 150 TANE ESERİM VAR. “
“Her şehirde 3 tane çeşitli cami var. Birisi ahşap olarak çivisiz cami, birisi taş cami diğeri ise sıvalı cami. Benim düşüncem ve projem de bu şekildeydi. Her vilayetten 32Şer eser yapmak. Fakat şimdi yerim olmadığı için, insanlar olmadığı için 90 tane eser yapamadık kaldı. Evdeki torunlar ve çocuklarla yaptığımla beraber 150 tane eserim var. “
“KUFİ VE SÜLÜŞ YAZILARINA ÇOK HEVES EDENLER VAR”
Şimdi camileri satamıyorum çünkü saygı gösterilmesi gerek. Günahını ben çekerim diye fakat bu kufi ve sülüş yazılarına çok heves edenler var. Gelenler hatıra olarak bir tane almak istiyoruz diyorlar onlara verebiliyorum ama camileri satmıyorum. “
“AFYON’DA BU SANATA MERAKLI YOK. AMA DIŞARIDAN ÇOK GELEN VAR.”
“Afyon’da bu sanata meraklı yok. Ama dışarıdan çok gelen var. Dışarıdan gelenler hem hat yazılarını işlemesini öğreniyorlar hem de camiyi öğreniyorlar. Bayramdan sonra Allah nasip ederse Antalya’dan bir mühendis kardeşimiz gelecek. Burada cami yapımını öğrenecek. Antalya’da cami yapacak ve benim yapmak isteyip de yapamadığım, 90’dan fazlasını yapmadığım camileri Antalya’da yapacak ve Antalya’da sergileyeceğiz. “
“PROJESİ ZATEN 20-25 GÜN VEYA 1 AY SÜRÜYOR”
“Projesi zaten 20-25 gün veya 1 ay sürüyor. Minaresi çokluğu hutbesi çokluğun veya azlığına göre projenin yapımında o şekilde oluyor. Proje bittikten sonra yapımı yine büyüklüğüne göre 1,2,3 ay içerisinde bitiyor. Mesela bir tane peygamberimizin bugün ki mescidi var. 8.5 ayda yaptım ben. Küçük küçük parçaların birleşmesiyle. Biraz zahmetli ama insanı rahatlatıcı, insana çok yardım edici bir sanat. Çünkü bu bilgi beyni rahatlatıyor, huzur buluyor, rahatlatıyor. “
“KUFİ VE SÜLÜS YAZILARI AŞAĞI YUKARI 20 SENEDİR İŞLİYORUM. “
Çok küçük yaştan beri iki şeye hevesliydim birisi bu yazıları silme işlemi ikincisi cami yapmak. Fakat camiye çok küçük yaşta başladım ama bu kufi ve sülüs yazıları aşağı yukarı 20 senedir işliyorum.