Bağımsızlık herhangi bir devletin veya gücün himayesi altına girmeden, kendi toprak parçası üzerinde özgür bir şekilde yaşamaktır. Uluslar için en önemli kavramlardan biri bağımsızlıktır. Bağımsızlığı olmayan toplumların ilerlemesi, gelişmesi ve mutluluk içinde yaşaması imkansızdır. Eski tarihten bu yana, Türkler de bağımsızlığa çok önem vermiş ve bunun için her şeyi yapmıştır. Çanakkale Savaşında bağımsızlık ve özgürlük uğruna binlerce can verdik. Atalarımız, bize bağımsızlığı armağan etmek için, başka devletlerin boyunduruğundan kurtarmak için canlarını ve kanlarını gözü kırpmadan verdiler. Biz Türkler, namusumuz, bağımsızlığımız için yaşar, bu değerlerimiz için ölürüz. Günümüzde, tam bir bağımsızlık içinde olmayan toplumlara baktığımızda, bu toplumların gelişmediğini, çağdaşlarına göre çok gerilerde olduklarını görmekteyiz. İnsan yapısı gereği bazı ihtiyaçlarını gidermeden, başarıya ulaşamaz. Örneğin aç bir toplumun, teknolojik alanda gelişmesi çok zordur. Çünkü insan yeme ihtiyacı ile doğmuştur. Bağımsız olmayan toplumlar için de bağımsızlık, temel bir ihtiyaçtır. Bu temel ihtiyaç giderilmeden de zirvelere çıkmak, huzur ve refahı bulmak olanaklı değildir. Bizlere atalarımız bağımsızlığı ve özgürlüğü nasıl miras bıraktıysa, bizler de onları örnek alıp, bu değerleri torunlarımıza bırakmalıyız. Bağımsızlık için her zaman silahlarla savaşmaya gerek yoktur. Ülkemizi kalkındırmak, zenginleştirmek için uğraşırsak, onu güçlü hale getirirsek, bağımsızlığımız daha uzun sürecek, belki de ilelebet yaşayacaktır. Adalet, hak ve hukuku yerine getirme olarak tanımlanabilir. Adaleti sağlamadaki temel amaç herkese hakkı olanı vermektir. Bu anlamda eşitlik ile karıştırılmamalıdır. Eşitliğin olduğu her yerde adaletin de olduğunu söylemek mümkün değildir.Haklar doğuştan sahip olunan haklar ve sonradan sahip olunan haklar olarak ikiye ayrılır. Ancak bazı haklar vardır ki, yaşantımız boyunca kendi çabamızla, kendi emeğimizle elde ederiz. İnsanların refah ve mutluluk içinde yaşamasının temel gerekliliklerinden birisi adaleti sağlamaktır. Gerçek anlamda adaletin sağlandığı bir ülkede neredeyse tüm insanlar mutludurlar. Adaleti sağlama görevi ise genel anlamda devlet yöneticilerine aittir. Adaletin sağlanmadığı toplumlarda insanlar mutsuzdur ve gerek devlet yöneticilerine gerekse de diğer insanlara karşı güvensizdirler. Bir diğer büyük görev ise adaleti sağlamakla sorumlu bulunan yargı mensupları, bir diğer deyişle mahkemelerdir. Yargı, işini yaparken adaletli davranıp, herkesin hakkına rivayet ettiği müddetçe, insanlar mutlu bir şekilde yaşamaya devam edecektir. Her ne olursa olsun, bütün insanlar adaletin sağlanması için üzerine düşeni yapmalı, onu sağlamayı sadece devlet yöneticilerine bırakmamalıdır. Adalet sadece insanlar için geçerli değil; hayvanlar hatta bitkiler için de geçerli olmalıdır. Gördüğümüz haksızlıklara gücümüzün yettiğince karşı çıktığımızda, her şeyin daha güzel olduğunu göreceğiz.
|